ds

DOĞANIN SESİ


Sessiz ıssız bir gece.Sonbaharın tüm özellikleri yansımış sanki toprağa.Ağaçlar sarı elbiselerini giymişler,son yapraklarını döküyorlar yerlere.Park boş.Banklar insana hasret çekiyor sanki.İnsanı özlüyor.Sağlı sollu dizilmişler öylece.Uzaklardan kuru bir yel esiyor,yerdeki yaprakları sürüklüyor gittiği yere.Küçük hortumlar oluşturuyor rüzgar.Bir kese kağıdını havalandırıyor,ardından bir torbayı katıp önüne uzaklara götürüp sonrada terk ediyor..Rüzgar da öğrenmiş terk etmesini.Park ışıkları loş çizgiler saçıyor etrafa.Altındaki çimenlerin yeşilliği görünüyor belli belirsiz.Sonra sararıyor o çimenler de.Her şey hareketsiz..İleriden bir gıcırtı sesi geliyor..Kapı gıcırtısı gibi,zincir gıcırtısı gibi.Anlaşılan bir salıncak var ileride,boş bir salıncak.Boşluğundan faydalanmış rüzgar,çocukluğunu hatırlayıp sallanıyor.Bak şimdi de kaydıraktan kayıyor öylece.Sonra şiddetleniyor,kızıyor sanki.Alabildiğine esiyor,bıçak gibi kesiyor açık tenleri. "Gecenin ıssızlığında meydan ona kalmış,eser tabi" diyor ağaçlar, " sallayıp durur bizi".Gece sürüyor,ay gülümsüyor yukarılardan.Gece ile iş birliğini bozmamış ay yıllarca.Tıpkı güneşle düşmanlığının sürmesi gibi. "Günün on iki saati bana ait" diyor gülümserken, "yalnızca benim saatlerim".Gecenin sevgilisi ay,gece onu seviyor o da geceyi.İki ayak sesi duyuluyor parkta. "Bir çift ayak olmalı" diyor yapraklar, "acımasız bir çift ayak,acımasız,çünkü ezecek şimdi bizi".Kese kağıdı da şikayetçi bu durumdan.Bir tekme yemekten korkuyor o bir çift ayaktan.Sonra gecenin hoşnutsuzluğu başlıyor; "ne güzel sessizdim,ıssızdım,ayla başbaşaydım ne güzel,nereden çıktı bu bir çift ayak" diye yakınıyor karanlığına.Aynı tempoda duyuluyor ayak sesleri, "tak tak tak tak".Şimdi uzaklaşıyor,rüzgar bir oh çekiyor derinden,içten.Oh çekerken yaprakları savuruyor yine sağa sola.Kese kağıdını neredeyse parkın dışına atıyor.Ayakların gidişine tek üzülense banklar.Ağlıyor biri, "bu da oturmadı üzerimize,ah nerede o eski insanlar".Bir diğeri katılıyor ona; "eskiden olsa hiç boş kalmazdık,kış aylarında bile gelip otururlardı,nostalji ölmüş abi".Tekrar ıssızlığına bürünüyor gece.Ayla yine başbaşa kalıyor,sabahın ilk ışıklarına kadar başbaşa,iç içeler yine.Park ışıklarından biri sönüyor. "Öldü" diyor rüzgar, "tanırdım o ışığı,senelerdir her gece yanar dururdu.Öldü işte,öldü sonunda".Hala yanmakta olan diğer ışık ağlıyor sanki, "biz de öleceğiz bir gün,gideceğiz onunla".Yerde,rüzgarın savurmasından korktukları için bir birlerine sarılan yapraklar alıyor sözü; "biz de öldük birader,düştüğümüz dallara tutunabilecek miyiz bir daha,başka bir ağaçta bulabilecek miyiz eski yeşil bedenlerimizi sanki,biz de öldük"..Ay gülümsüyor.Bu gülümsemeye sitem ediyor kese kağıdı, "gülümsersin tabi.Yıllardır yaşıyorsun çünkü,dünyanın sonuna dek de yaşayacaksın.Rengin yok ki solasın,geceye mecbur olduğun için de gece de yaşayacak seninle,gülümsersin tabi.Ben nice ellerde süründüm,bak atıldım şimdi.Hiç olmazsa son nefesimi bir çöp kutusunda verseydim.Tekmelenmekten bıktım çünkü".Rüzgar karışıyor lafa; "şu ölümü bırakın bir yana.Hala hepiniz yaşıyorsunuz.Hem az önce sönen o ışık da yaşıyor hala,birazdan yanar yine,niye karamsarsınız böyle bu gece.?"Şimdiye kadar hiç konuşmayan karanlık dayanamıyor artık; "hey sizler..!! Körlüğünüze şaşıyorum.Bütün bu durumunuzun sebebi insanoğludur,insanoğlu.Siz banklar,üzerinizi çizip çeşitli harfler kazıyan insanları hala sevecek misiniz..? Siz ağaçlar,çıkarları uğruna sizi kesen ellere gölgelerinizi hala verecek misiniz..? Ya sen ,kese kağıdı kardeş,hala açacak mısın onlara içini..? Ya size ne demeli park ışıkları,yıllar önce getirip bıraktılar sizi buraya,bir kere dönüp baktılar mı bir daha,oysa siz ölene dek devam ettiniz yanmaya.Bakın ben ne yapıyorum,onları sizin namınıza yıllardır cezalandırıp karanlığıma bırakıyorum.Hem sandığınız gibi ayla dost da değilim ben,en az güneş kadar düşmanımdır o benim.Onlar ışık dağıtır,karanlıksa benim işim".Gece ıssız ve serin.Sonbahar bütün özelliklerini yansıtmış sanki toprağa.Günün ilk ışıklarıyla susuyor herşey.Söz insanlara kalıyor.Ağaçlar kesiliyor,kese kağıdı tekmeleniyor,ışıklar sönüyor,banklar çizilip kırılıyor,yapraklar eziliyor.İnsanlar duyamıyorlar onların çığlıklarını,belki de duymamazlıktan geliyor.Bulutların ardına gizlenmiş ay,seyrediyor olanları.Gördükçe öfkeleniyor,insanlara nefretle bakıyor yukarıdan.Nefreti bulutlara yansıyor,onlar da bir birine çarpıp yağıyorlar yer yüzüne.İnsanları durduramasa da bu yağmurlar, en azından yavaşlatıyor yaptıklarını.Sonra gece çöküyor yine,park yine ıssızlığa gömülüyor.Yerlerde ezilmiş yapraklar,kese kağıdı bir gün daha eskimiş,yüzlerce tekme yemiş beline.Banklar parçalarını arıyor karanlıkla birlikte.Park ışıklarının ikisi daha ölüyor.Rüzgar daha sert,daha kızgın esiyor ağaçların üzerine.Ağaçlar da kahverengi kalıyorlar,çırılçıplak,şimdiden özlüyorlar dökülen yapraklarını.Oluşan küçük hortumlara takılıyor yine torbacık,yer değiştiriyor,bir dala takılıp deliniyor sağından solundan.Ve doğa gün gün darılıyor insanoğluna...İNTİKAM SAATİ YAKLAŞIYOR...!!!!

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol